Başkan'dan

Başkanımız Ecz. Adnan Erakın 26-27-28 Haziran 2025 tarihlerinde Ordu'da gerçekleştirilen Türk Eczacıları Birliği 44. Dönem 3. Bölgelerarası Toplantı'da Odamız görüş ve düşüncelerini aktardı.

Sayın Türk Eczacıları Birliği Başkanım, değerli Merkez Heyeti Üyelerim, Denetleme Kurulu Başkan ve Üyelerim, Yüksek Haysiyet Divanı’nın değerli Üyeleri, sayın Vekilim, değerli TEB Akademi Başkanım ve Akademisyen Üyelerim, kıymetli Akademisyen Hocalarım, Tüm Eczacı Kooperatifleri Birliği Başkanım, Ecza Kooperatiflerinin değerli Başkan ve Yöneticileri, saygıdeğer Oda Başkanlarım, değerli Yönetici arkadaşlarım, kıymetli meslektaşlarım ve Türk Eczacıları Birliği’nin değerli emekçileri, sizleri Bursa Eczacı Odası Yönetim Kurulu ve şahsım adına sevgi ve saygıyla selamlıyorum.

Konuşmama, küresel gelişmelerin dünyamız üzerindeki etkileriyle başlamak istiyorum. Dünyanın herhangi bir bölgesinde yaşanan olaylar, artık hepimizi derinden etkileyen sonuçlar doğurmaktadır. 24 Şubat 2022’de Rusya’nın Ukrayna’yı işgaliyle başlayan savaş, diplomatik çabalara rağmen yaklaşık üç buçuk yıldır devam etmektedir. Mart 2011’den bu yana süregelen Suriye İç Savaşı, milyonlarca insanın yerinden edilmesine yol açmış; ülkemizi ve mesleğimizi doğrudan etkileyen sonuçlar doğurmuştur.

7 Ekim 2023’te Gazze’den İsrail’e yönelik başlatılan roket saldırısının ardından başlayan Filistin-İsrail çatışmasında bugüne kadar 48.500’den fazla sivil hayatını kaybetmiştir. 19 Ocak 2025’te kısa süreli bir ateşkes sağlanmış olsa da, Mart 2025’ten itibaren hava saldırıları yeniden yoğunlaşmış ve 400’ü aşkın sivil yaşamını yitirmiştir. Gazze’ye yönelik saldırıların ardından İsrail’in İran’a hava harekâtı düzenlemesi, iki ülke arasındaki tansiyonu artırmış; bölgesel bir ateşkes ilan edilse de, 20 Haziran itibarıyla yaşanan gelişmeler bölgemizi hem ekonomik hem de güvenlik açısından ciddi biçimde etkilemiştir. Öyle ki, İran borsasında bu gelişmelerin ardından yalnızca %1’lik bir düşüş yaşanırken, Türkiye borsasında bu oran %4’e ulaşmıştır. Hürmüz Boğazı’nın olası kapanması, dünya petrol arzının %20’sinin risk altına girmesi anlamına gelmektedir.

Ülkemize dönecek olursak; Türkiye ilaç pazarı verilerine baktığımızda, 2024 ve 2025 yıllarının ilk dört ayı kıyaslandığında kutu bazında yalnızca %0,2’lik bir büyüme görülürken, TL bazında bu oran %32 olarak kaydedilmiştir. Ancak bu durum, gerçek anlamda bir büyüme değil, pazarın değer kaybetmeye devam ettiğinin göstergesidir. Nitekim bu artışlar, yeniden değerleme oranlarının ve TÜİK’in açıkladığı enflasyon verilerinin dahi gerisindedir.

Elbette her şey ekonomi değildir. Sağlık, eğitim ve adalet sistemleri de toplumların temel yapı taşlarıdır. World Justice Project Rule of Law Index 2024 verilerine göre hukukun üstünlüğü sıralamasında Türkiye,142 ülkenin yer aldığı endekste 117. sıradadır.  Bu tablonun ülkemiz adına çok daha iyi noktalara taşınmasını temenni ediyoruz. Türkiye olarak, hukukun üstünlüğü ilkesinin daha da güçlenmesini gönülden arzuluyoruz.

14 Mayıs etkinliklerini kısa süre önce geride bıraktık. 186. yıl dönümünü kutladığımız bu anlamlı günde, tıp, eczacılık ve ilaç sanayinde çok büyük dönüşümlerin yaşandığını görmekteyiz. Artık klasik tedavi yaklaşımlarının yerine bütüncül, birey odaklı yaklaşımlar alınmakta; hastaların yaşam tarzı, beslenme düzeni, fiziksel aktivite düzeyi ve psikolojik durumu tedavi sürecine dâhil edilmektedir.

Biz artık yalnızca ilaç ve eczacılık hizmeti sunan eczacılar değil, danışmanlık hizmeti veren  sağlık profesyonelleri olarak hizmet veriyoruz. Avrupa’da belirli alanlarda uzmanlaşan lisanslı eczacılar tedaviye doğrudan katkı sunmaktadır. Türkiye’de de bu yönde ilerleyen adımlar sevindiricidir. Ecza kooperatiflerimiz ise tedarik zincirinin kritik bir parçası olmayı sürdürmektedir. Türkiye ilaç pazarının kutu bazında %26,22’si, TL bazında %25’i kooperatifler aracılığıyla karşılanmaktadır. Bursa Eczacılar Kooperatifi ise pazarın kutu bazında %13,43’ünü, TL bazında %12,94’ünü tek başına karşılamaktadır.

İlaç sanayisinde de dijitalleşme ve yapay zeka destekli üretim teknolojileri konuşulmakta, sürdürülebilirliğe odaklanan yeni üretim modelleri öne çıkmaktadır. Ancak teknoloji ne kadar ilerlerse ilerlesin, mesleki sorunlarımız hâlâ çözüme kavuşmuş değildir.

Uzun süredir gündemimizde olan ilaç fiyat kararnamesi Mart 2025’te çıkan yeni düzenleme ile güncellenmiş; sabit Euro kuru uygulamasıyla “çıpa sistemi” getirilmiş ve meslektaşlarımızın hak kayıplarının önüne geçilmiştir. Bu düzenleme, önemli bir mesleki kazanımdır. Ancak baremlerde de eş zamanlı bir güncelleme yapılmış olsaydı, kazanımlarımız çok daha somut hale gelirdi. Meslektaşlarımız bu kazanımı tam olarak hissedemedikleri için bazı belirsizlikler yaşamaktadır. Temennimiz, bu belirsizliğin kısa sürede giderilmesidir.

Kamu Kurumu iskontoları da meslektaşlarımız açısından ciddi bir yük oluşturmaktadır. Yalnızca 2025 yılı içinde 56 ilaç için hastaların ödemesi gereken fark 400 milyon TL olarak tahmin edilmektedir. Bazı firmaların yaklaşık 10 ilacı için iskontoyu uygulamama kararı almasıyla sadece 10 ilaç için bu farkın 600 milyon TL’ye ulaşması tahmin edilmektedir. Ancak Başkanlar Danışma Kurulu toplantısının ardından yayımlanan deklarasyonun etkisiyle bu liste geri çekilmiştir. Bu gelişme, örgütlü mücadelenin gücünü ve birlik olmanın önemini bir kez daha göstermiştir.

Vefatının birinci yılında Sayın Prof. Dr. Nurettin Abacoğlu’nu rahmet ve minnetle anıyoruz. Kendisi Türk Eczacıları Birliği Vakfı Mütevelli Heyeti Üyesiydi. TEB Vakıf Senedi’nin güncellenmesi daha önce gündeme gelmiş, ancak bazı sakıncalar nedeniyle süreç durdurulmuştu. Bu konuda yeni bir komisyon kurulması ya da mevcut bir komisyonun aktif hale getirilmesi ve konunun önümüzdeki Büyük Kongre gündemine alınması faydalı olacaktır.

Bölgemiz adına da söz almışken, Bursa olarak yürüttüğümüz Sahra Eczanesi Projesi’nden söz etmek isterim. Bu projeyi İl Sağlık Müdürlüğü ile birlikte imzaladık ve Sayın Valimiz tarafından onaylandı. Ayrıca AFAD İl Müdürümüzün de katıldığı bir toplantı gerçekleştirdik. 22 Mayıs’ta ise projemizi Türkiye Eczacıları Birliği Merkez Heyeti’ne sunduk. Proje olumlu karşılandı ve ulusal düzeyde uygulanabilirliği dile getirildi. Talebimiz, bu projenin merkezileştirilmesi ve özellikle deprem riski yüksek bölgelerde belli sayıda konteyner eczanenin kurulmasıdır. Bu eczaneler sabit ya da mobil olarak tasarlanabilir.

Bir diğer önemli konumuz, Medula sisteminde hatalı raporların oluşturulmamasıdır. SGK ile yapılacak görüşmelerde, gerekli bilgiler eksikse sistemin rapor oluşturmasına izin vermemesi sağlanmalıdır. Alternatif olarak TEBEOS üzerinden hekimlere yönelik bir yazılım geliştirilerek hatalı raporların önüne geçilebilir. Bu yazılım ücretsiz olarak dağıtılabilir.

Son olarak, diyaliz solüsyonu reçeteleriyle ilgili mağduriyetlere dikkat çekmek istiyorum. Bu reçeteler SGK protokolü kapsamında, tıpkı kan ürünü reçeteleri gibi erken ödeme kapsamına alınmalıdır. Aksi takdirde, meslektaşlarımızın peşin ödeme yükü ciddi mağduriyetler doğurmaktadır.

Değerli başkanlarım, kıymetli Merkez Heyeti üyeleri,

Sözlerimi Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün şu sözüyle tamamlamak istiyorum:

“Bir ulus sımsıkı birbirine bağlı olmayı bildikçe, yeryüzünde onu dağıtabilecek hiçbir güç düşünülemez.”

Mesleğimize, halk sağlığına, birbirimize ve Birliğimize ilk günkü heyecanla, aynı inanç ve kararlılıkla sahip çıkmaya devam edeceğiz.

Hepinize saygı ve sevgilerimi sunuyorum.

Teşekkür ederim.

Ecz. Adnan Erakın

Bursa Eczacı Odası Yönetim Kurulu Başkanı


28 Temmuz 2025     Okunma Sayısı : 412