Hepimiz hatırlarız, seksenli yıllarda “il olma” furyası vardı. Bölgenin kalkınması gerekçesi ile on dört ilçe il olmuştu.
Turgut Özal’ın başlatıp, Tansu Çiller’in devam ettirdiği bu siyasi manevrayı DSP iktidarının son günlerinde Rahşan Ecevit memleketi olan Şebinkarahisar için yapmaya çalışmıştı. O süreçte birçok ilçe, il olmak için Ankara’ya yürümüş, seçim meydanlarında verilebilecek en kolay ve en popüler vaat “sizi il yapacağız” sözü olmuştu.
Son yirmi yıldır hiçbir ilçe il olmadı. Kalkınmanın kriteri il olmaksa bu mantık ile son yirmi yıldır hiç kalkınmadık diyebiliriz. Doğaldır ki vatandaş aynı vatandaş ise siyasetçi de aynı siyasetçi olacaktır. Siyasilerimiz son on yılda yeni bir kalkınma yöntemi buldular. Üniversite açmak.
Özeli, devleti onlarca üniversite bakkal dükkanı açılır gibi açılıverdi. Hatta lise ihtiyacı olan ilçelere bile üniversite açıldı. Daha doğru bir ifade ile “tabela asıldı”, “tabela üniversite” değimini dünyada kullanan ilk ve tek ülke biz olduk.
Evrensel anlamda Üniversite ne demektir?
Eflatun ve Aristo’nun hiçbir politik ve dini baskı unsuru olmadan öğrencileri ile felsefi tartışma yarattıkları ortama verilen Latin kökenli “üniversitas” deyiminden esinlenerek, felsefi tartışma ortamında akıl sürecini duygusal sürecin önüne alarak kişilerin olayları görerek ve tartışarak farkına varabilirliğini sağlayan ortamlar evrensel kurumlar olarak “üniversite” adını almışlardır. Bu anlamda üniversite en yaygın ifade ile kamu yararı için bilgi üreten, bilgiyi ileten ve yayan özerk bir öğretim ve araştırma kurumudur.
Üniversitelerin üç ana işlevi vardır. Özgür düşünce ve ortak akıl ile bilimin kuralları ışığında araştırmak, ulaştığı sonuçları yetiştirdiği kişiler ile paylaşmak ve bunların toplum yararına yaşama geçirilmesinde kılavuz olmak. Yani; araştırma, eğitim ve uygulama.
Peki, bizde üniversite ne demektir?
Bir ile ya da ilçeye gelir sağlayacak, arsa değerlerini yükseltecek, gerekli görülen kişilere akademik unvan ve diploma verecek, 17-25 yaş arasında işsizlik oranını düşük göstermeye yarayacak kolaycı siyasi yatırım aracına üniversite denir. Ayrıca nitelik ve standart aranmaksızın açılan her üniversite, her branşta eleman enflasyonu, yani ucuz emek temin edebilme imkanı anlamına gelebilir. Çağdaş anlamda üniversite, dünyada tanımlanış standartlar ile yetişmiş kadroları olan, potansiyel çalışma alanlarında çalışacak nitelikli teknik eleman yetiştirme ve faydalanma amacı ile topluma hizmet veren eğitim kurumudur.
Eğer bu ülkeye yüksek eğitim anlamında bir hizmet verilecekse, niceliğe değil niteliğe yönelik anlayış ile çalışılmalı ve ülke gerçekleri düşünülerek politikalar oluşturulmalıdır. Dünyanın hiçbir ülkesinde paralı eğitimin fırsat eşitliğini bizdeki kadar bozması görülmüş değildir. Dünyanın hiçbir ülkesinde üniversiteler çalışma hayatı ile ortak iş üretebilmede bu kadar işlevsiz değildir.
Dünyanın hiçbir ülkesinde üniversite mezunlarının yüzde 50’si işsiz değildir. Dünyanın hiçbir ülkesinde üniversite ve istihdam edilebilirlik oranı bu kadar açık değildir. Sadece İstanbul’daki üniversite sayısı Avrupa’da hiçbir ülke de yoktur. Üç ya da dört üniversitemiz dışında hiçbir üniversitemizin uluslar arası itibarı söz konusu değildir. Dünyanın hiçbir ülkesinde sayısal veriler ışığında planlama yapılmadan üniversite açılması hedef değildir.
Özet ile ifade etmek gerekirse, üniversite kavramını ayağa düşürmek hizmet etmek değildir. Hizmet etmek istiyorsanız önce sokaktaki bir yığın üniversite mezununa istihdam sağlayın.
Kubilay Aydın - Yeni Dönem Gazetesi - 17 Eylul 2012